1) Esad Rejimi’nin Otoriter Yönetimi:
Beşşar Esad’ın liderliğindeki Baas Partisi’nin otoriter ve baskıcı yönetimi, siyasi özgürlüklerin kısıtlanması, muhaliflerin bastırılması ve insan hakları ihlalleri uzun yıllardır ülkedeki gerilimlerin temelini oluşturuyordu. Halkın siyasi katılımının yok denecek kadar az olması, yaygın yoksulluk ve eşitsizlik, halkın hoşnutsuzluğunu artırdı.
2) Ekonomik Eşitsizlik ve Yoksulluk:
Suriye’nin ekonomisi, özellikle kırsal kesimde, uzun süredir eşitsiz bir dağılıma sahipti. Yoksulluk, işsizlik ve artan fiyatlar, özellikle genç nüfus arasında büyük bir hayal kırıklığı yarattı ve hükümete karşı tepkileri besledi.
3) Arap Baharı’nın Etkisi:
2010 yılında başlayan Arap Baharı protesto dalgası, Suriye’yi de etkiledi. Başlangıçta barışçıl protestolarla başlayan gösteriler, hükümetin şiddetli müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. Bu şiddet, protestoları daha da radikal hale getirdi ve silahlı çatışmalara yol açtı.
4) Mezhepsel ve Etnik Gerilimler:
Suriye, çeşitli mezhep ve etnik gruplara ev sahipliği yapıyor. Rejimin Aleviler lehine uyguladığı ayrımcı politikalar, Sünniler ve diğer gruplar arasında hoşnutsuzluk yarattı. Bu mezhepsel ve etnik farklılıklar, çatışmanın daha da derinleşmesine ve karmaşıklaşmasına katkıda bulundu.
5) Bölgesel Güçlerin Müdahalesi:
İç savaşın başlangıcından itibaren, çeşitli bölgesel güçler Suriye iç savaşına doğrudan ya da dolaylı olarak müdahale etti. Bu ülkelerin kendi çıkarlarını koruma ve bölgesel güç dengelerini etkileme çabaları, çatışmanın uzamasına ve daha da şiddetlenmesine neden oldu.